Şekerden Tablo: Bir Ressamdan Daha Fazlası- Ölümsüz Frida

Frida Kahlo desem, ne dersiniz?

---

Tek kaşı mı? Bıyıkları mı?

Rengarenk görüntüsü mü?

Şekilciliği bir kenara bırakırsak ki, Frida adeta bu iki soru ile cevaplanan bir anime karakterine dönüştü günümüzde, acılar içinde bir hayat mı?

Acıların sanata dönüşmesi mi?

Devrimciliği mi? 

Aldatılması ve büyük çirkin aşkı mı?

Frida ile üniversite yıllarımda hayatını anlatan filmi izlerken tanışmıştım. Filmi izlerken, kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu Frida'nın. Çok şaşırdığımı ve çok marjinal bir hayat hikayesi olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Sonra, sıklıkla hakkında yazılan yazıları okudum. İnsanlara bahsettim. Kimse tanımadı Frida'yı.

Dahası, ilk ciddi çerçeve çalışmamı Frida için yaptım iki yıl önce. Bir yandan çığlıklar atıyordum. "Bundan daha iyisini yapmadım, kimse yapmış olamaz!" diye. Hemen facebook ve instagramda paylaştım. Ne olsa beğenirsiniz, kimse Frida'yı tanımadı, anlamadı. Frida'nın kim olduğunu bilen birkaç arkadaşım ve bir iki takipçim, bunun gördükleri en güzel şey olduğunu söylediler sadece.

Ben de, zaten insanlar Frida'yı tanısa ne değişecek ki diye düşündüm. Frida'nın karakteri Türk toplumuna ters ve biz karakter olarak ters olan kişileri erkekse bağrımıza basar, kadınsa ötekileriz...

Zaten, ötekiydi benim güçlü Fridam.

Evet, o Frida Kahlo. Küllerinden doğmuş bir kadın, küllerini yanarken de, doğarken de sanata dönüştürmüş bir efsane.

Geçtiğimiz ocak ayında, Funda ve Secda ile Kafka'nın kitap gecesindeydim. O gece sürpriz bir konuk da vardı aramızda, Kafkaokur'un editörü Gökhan. Gökhan, konuşmamızda bir sonraki sayının Frida ile ilgili olduğunu söylediğinde gözlerimden şimşekler çaktı adeta. Frida, benim aykırı öteki kadınım, dergide herkese ulaşacaktı. İlk çok sevindim elbette, hele Gökhan henüz tasarlanmış kapağı bana gösterdiğinde. Sabırsızlıkla çıkmasını bekledim. Dergi çıktı ve o anda aklıma pek de gelmeyen bir şey oldu. Frida hakkında hiç de bilgisi olmayan ve sırf dergide adı geçiyor ve yarışması var diye popüler hale getiren yüzlerce insan "Ahh Fridam" diye fotoğraf paylaştılar. Instagram'da tasarım ürünler satan herkes Frida'yı defterlere, bardaklara, tişörtlere işledi. Yok ki bende ticari zeka, koysana sen daha bir yıl önce yaptığın tabloyu. Koyamadım, bu yanılgının bir parçası olmak istemedim. Gökhan'a bir sözüm vardı, bu çalışmayı ona gönderecektim. Onu da yapamadım. Çalıştım ve kendime sakladım. Saklamayanlar onlarca ürünü sattılar bile.

Benim Frida ile hikayem böyle, zaten Frida'yı anlatmaya blog yetmez, belki yetebilir de. Kafkaokur gibi Fridaanlatır diye bir blog açsak mesela. Ama ben gönüllü değilim, sevince alır kendime saklarım çünkü.
Zamanınız varsa hayatını anlatan filmini izleyin, kulaklarımı çınlatın, bir yorum bırakın. Hatta tablosunu ısrarla sipariş edin.
Hoşça kalın...